YURT-Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı Tufan Gül ; Cumhuriyetimizde ve toplumumuzda derin izler bırakan en çok tartışılan eğitim sisteminden biri olan ve tamamen Türkiye’ye özgü olan Köy Enstitüleri politikaların kurbanımı oldu.!
GÜL: “Köylü kesimin yaşamı büyük bir yoksulluk içinde geçmekte, eğitimin her türlü olanaklarından mahrum, eğitim görebileceği ne bir okul ne de o okulu doldurabilecek donanımlı bir öğretmenleri vardı. Köylü içinde bulunduğu karanlıktan çıkarmak ve yüzyıllardır kemikleşmiş olan köy düzenini değiştirmek, köylerde egemen olan feodal düzen köylünün ekonomik ve sosyal kalkınmasının önünde çok büyük engellerden biriydi, Köy Enstitüleri Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un gayretleriyle ülkemizde seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere kuruldu. Köylerde yaşayan ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle “üretim içinde eğitim” temeline dayanmaktaydı.
Enstitülerde Eğitim süresi ilkokul üzerine 5 yıldı, öğrencilere yazları 45 gün izin verilirdi, Haftalık ders programı 44 saat, bunun yarısı genel kültür ve meslek derslerine, dörtte biri tarım ve dörtte biri de tarım etkinliklerine ayrılıyordu, her mezun olan öğretmenin diplomasında bir ‘iş’ ve bir de ‘ tarım’ faaliyeti ek branş olarak yazılıyordu. Derslerin dışında okuma saatleri düzenlenmekte, müzik, resim, yazı, tiyatro, yüzme gibi pek çok kültürel ve sportif alanda kurslar ve etkinlikler düzenlenmekteydi. Enstitüden mezun olan öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecek hem temel sağlık bilgisine sahip hem de kendisi de köylü olduğu için köylüleri anlayabilen onlarla iletişim kurabilen, onların sorunlarını çözebilecek insanlar yetiştirmekteydi.
Hasan Ali Yücel dünya klasiklerini Türkçe’ye tercüme ettirerek öğrenciler bir yıl içerisinde en az 25 adet dünya klasiklerini romanı okumak zorundaydı. Türk halk ozanı Aşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalma eğitimi veriyordu. Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyor daha sonra kahvaltı ardından zorunlu okuma saatine geçiyorlardı. Kahvaltıyı kendilerinden önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenci arkadaşları hazırlıyordu Bu bakımlardan köy enstitüleri öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olan Köy Enstitüleri, 1945 yılında Köylüyü Topraklandırma Yasasına karşı çıkan Atatürk Devrimleri karşıtlarınca başlatılan bir karşı devrim hareketi ile Köy Enstitüleri hakkında komünistlerin, dinsizlerin yetiştiği fuhuş yuvaları olduğu söylenerek saldırı kampanyaları başlatılmıştı. Parlamentoda bütçe görüşmelerinde milletvekili Emin Sazak’ın Köylere giden enstitü mezunları kendilerini birer Atatürk zannediyorlar demesi üzerine Hasan Ali Yücel, Bu çocukların her birinin birer Atatürk olması temenni edilir şeklinde cevap vermesinden kısa süre sonra Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etmek zorunda kaldı. Böylece Köy Enstitüleri kuruluş amacından saptırılarak klasik öğretmen okullarına dönüştürülmek üzere 1954 yılında tamamen kapatıldı.
Sonuç olarak; Ezberci değil, analitik düşünen-sorgulayan birey yetiştiren demokratik ve üretici bir eğitimin geleceği Türkiye’ye özgü olan Köy Enstitülerinin günümüz şartlarına uygun 2023 vizyonunda ele alınması umudumla.
26 Haziran 2021 – 10:45
Yorum yaz