Yanından geçerken gördüm; ne kadar küçük geldi.. çocukken top oynadığımız yer, koş koş bitmezdi, şimdi büyüdükçe dar geliyor artık her yer.. Kocaman bir dünyaya sahip olmaktı; aslında çocuk olmak.
Yurtta çocuk olmak; korunmasız kalmak sarılacak kimseyi bulamamaktır. Eksik olmaktır, Babalar ve Anneler gününde ne yapacağını bilmemektir..
Arkadaşlarınız babasını ve annesini anlatırken; yalandan gülümsemek, içinize ağlamaktır.. İçinden milyonlarca defa, dudaklarından “Anne, Baba” kelimesini dökememektir.. her şarkı ve şiirin sözlerinde “anne, baba” geçtiğinde içinde uktedir, burukluktur.. Sınıfta baban ne iş yapıyor diye sorulmasından korkmaktır…
Hani ne kadar uzamışız diye kapı kenarına attığımız çentikler var ya; Aslında her biri yaşayacağımız olumlu olumsuz güzel şeylerin birer rütbeleriymiş omuzlarımızda parlayan..
Büyüyoruz be… Geçtiğimiz yolları unutuyoruz, yaşadığımız acıları, koğuşlarda yorgan altlarında ağlayışlarımızı, kalabalık bir ziyaret grubu geldiğinde ranza altılarında saklanışlarımızı…
O kadar çok unutuyoruz ki…. Bu yüzden anla(ya)mıyoruz çocukları, biz çocukken bizi anlamadıklarını da unutuyoruz. Nasıl olsa çocuktur, unutur diyoruz; unutuyoruz, kendi çocukluğumuzu unuttuğumuz gibi..!
Sizde imkânınız varsa kendinize bu haftayı yuvada ki çocuklara ayrın bırakın, sporu, eğlenceyi, pikniğe sadece bir hafta sonunu yuvadaki çocukları ziyaret ederek gözlerini yeni açmış bir bebeğin kokusunu, saçlarını okşayabileceğiniz gibi, bacak kadar boyuyla adam olmuş çocuklarla dertleşebileceğiniz yerdir. Hepsini evlatlık edesiniz geliyor… ama yapamıyorsunuz… dudaklarınız titreyerek “ tekrar yine geleceğim diyorsunuz…” sonra ordan ayrılıyorsunuz “gerçek” hayata dönüyorsunuz kaldığınız yerden…
Tufan GÜL
6 Mayıs 2016
Yetiştirme yurdunda anılarım göz önüme geldi. Unutuyoruz geldiğimiz yürüdüğümüz yolları kalemine sağlık çok güzel bir yazı olmuş
Kaleminize sağlık, çok güzel yazı olmuş gerçekten anla(ya)mıyoruz
Kalemine sağlık kardeşim akşam akşam ağlattın beni bu yazıyı radyo da okuyabilirmiyim